Paradoks

Paradoks kavramı küçüklüğümden beri ilgimi çekmiştir. Özellikle fizik paradoksları. Hatta çocukluğumun kahraman dergisi Bilim ve Teknik'in 1995 mayıs kapağı hala aklımdadır, çünkü kapak konusu "Paradokslar" dı:)

Yıl oldu 2008 ve benim eski kadim dostum, yol arkadaşım Bilim ve Teknik dergisi, bu ay verdiği Yeni Ufuklar ekinde Fizik Paradoksları konusunu seçmiş. Prof. Dr. Vural Altın'ın hazırladığı bu ek, okuması ve kafa yorması zevkli bir
çalışma olup aynı zamanda bana geçmişi hatırlatarak, bloguma yeni bir etiket eklememe vesile olmuştur.

En basit anlamda - ve yeterince açıklayıcı olmasa da- par
adoks kelimesini "çelişki" olarak tanımlayabiliriz. Ancak yukarda bahsettiğim çalışmada paradoks sözcüğünün ne anlama geldiği çok güzel bir öyküyle açıklanmış. Ben de sizlerle önce bu hikayeyi paylaşmak sonrada bir kaç küçük sevimli ve espirili paradoks örneği verip sizi konuya ısındırmak istiyorum:)

"Çincede 'paradoks' sözcüğü, 'mızrak' sözcüğünü simgeleyen 'pin' karakteriyle, 'kalkan' sözcüğünü simgeleyen 'yin' karakterinin yan yana getirilmesiyle yazılır: 'pinyin.' Bunun nedeni, MÖ.3. Yüzyıl felsefe yazıtlarından 'Han Feizi'de anlatılan bir öyküye dayanmakta. Öyküde bir adam, mızrağıyla kalkanını satmaya çalışmaktadır. Etrafında toplanan kalabalıktan birisi öne çıkıp mızrağın ne kadar iyi olduğunu sorar. Adam, mızrağının 'dünyadaki herhangi bir kalkanı delebilecek kadar güçlü' olduğunu söyler. Bir başkası kalkanı merak edip "peki ya kalkan nasıl?" diye sorar. adam kalkanın da, "dünyadaki herhangi bir mızrağın darbesine karşı koyabilecek kadar dayanıklı" olduğunu söyler. Bir üçüncüsü aykırılığı sezinlenmiştir: "Peki, birisi o mızrağı alıp kalkanına saldırırsa sonuç ne olur?" diye sorar ve satıcı bu soruya cevap veremez. Bu durum o günden beridir, "kendi içinde çelişkili" deyimine yol açmıştır. Bir önceki örnekteki gibi; satıcının iddaları ayrı ayrı doğru olabilir, fakat aynı anda ve aynı yerde doğru olamazlar. Çünkü; Mızrak kalkanı delecek olsa, iddialardan biri, aksi halde diğeri geçerliliğini yitirir. KAYNAK

Gelelim işin eğlenceli kısmına. Ya da hayatımızdaki basit paradokslara:)

Örneğin birisine, Söylediğin her şey doğrumu diye sorduğumuzda aldığımız cevap 'Hayır' ise, bu kişi güvenilir birimidir yoksa bu kişiyle hiç işimiz olmamalı mı:) Olayı nasıl çözümleyeceğiz?

Adamın cevabı hayır olduğuna göre yanlış söylüyor demektir. Arada bir yanlış konuşuyorsa, hayır dediğide yalan ve yanlış olabilir. O zaman hayır, evet olur. Bu sefer evet diyorsa her söylediği doğru olduğundan hayır da doğrudur... En iyisi bu adama hiç itimat etmemek:))

Günün birinde yolumuz bir köye düştü. Ama bu köy öyle sanıldığı gibi bir köy değil. Herkesin kendine göre bir özelliği var. Ve bu insanlardan ikisi bizi köyün girişindeki köprünün başında bekliyor. Burada iki köprü var. Biri köye gidiyor. Diğeri gitmiyor. Ve adamlara soruyoruz: Köye giden köprü hangisi?

1.adam: Ben herzaman doğru söylerim. Bu köprü köye gider.
2.adam: Ben her zaman yalan söylerim. Arkadaşımın gösterdiği köprü köye gider.
Acaba hangisi alancı? Kaynak

Paradoksla kastedilenin ne olduğunu anlamak için eğlenceli bir örnek daha; bu daha ç
ok bir paradokstansa paradoks şakası olarak açıklanabilecek bir örnek:)

Tereyağlı kedi paradoksu: Genel gözlenen bir doğa olayı ve bir Murphy yasasından oluşur; Kediler her zaman dört ayak üstüne düşer. Tereyağlı ekmeğinse hep yağlı kısmı halıya denk gelir. Paradoksal bir düşünce deniyidir. Bir kedinin sırtına, yağlı kısmı üste bakacak şekilde bağlanacak bir ekmek dilimi bu paradoksun ana parçasıdır. Kedi dört ayak üstüne çalışmaya çalışacak, ancak Murphy yasasına göre tereyağlı ekmeğin yağlı yüzü de aynı şeyi deneyecektir. Bu durum bir paradoksa sebep olur. Bazı düşünürler şakayla karışık biçimde kedi-tereyağlı ekmek sisteminin yere yakın bir mesafede havada asılı kalacağı ve enerjinin korunumu dolayısıyla da düşmeden kazanılan enerjinin korunarak sistemin kendi ekseninde dönmesine sebep olacağını iddia eder. Bu şekilde bir anti yerçekimi alanı oluşturulabileceği de iddialar arasındadır. Kaynak

(Bu arada Paradoks sözcüğü Yunanca "Para : Dış, Aykırı" ve Doxa: düşünce, inanış" sözcüklerinin birleşmesi sonucu oluşmuştur)

Son olarak yine Prof.Dr. Vural Altın'ın çalışması
ndan bir alıntıyla yazıyı bitirelim.

'Karşı konulmaz bir kuvvet', 'kımıldatılamaz bir kütle' ile karşı karşıya geldiğinde ne olur?... Bu bir paradoks. Çünkü kuvvet galip gelirse, o 'karşı konulmazlığını korurken, kütle kımıldatılamaz olmaktan çıkar. Aksi halde, kütle kımıldatılamazlığını korurken, kuvvet karşı konulamaz niteliğini yitirir. Aslında böyle birer kuvvet ve kütlenin var olması, kuramsal olarak mümkündür. Ancak, ayrı dünya veya evrenlerde bulunmak zorundadırlar. Her biri kendi dünyasına hükümran olabilir, ancak bu dünyaların çakışmaması gerekir. Çünkü, karşılaşmaları halinde bir tezatlık doğar. Bu, sözkonusu paradoksun mantıksal açıklaması. Fiziksel açıklaması ise şöyle olabilir. 'Karşı konulamaz', yani sınırsız büyüklükte bir kuvvetin hareketi, sınırsız enerjiye karşılık gelir. Enerji kütleye dönüşebildiğinden, sınırsız enerji sınırsız kütleye yol açar ve bu kütle kendi üzerine çökerek, bir karadelik oluşturur. 'Kımıldatılamaz kütle', yine öyle. Sonuç iki karadeliktir ve bunlar karşılaştıklarında. birleşip tek bir karadelik oluştururlar.

Bir alanı daha mı iyi tanımak istiyorsunuz? O alanın özelliklerini daha iyi kavramak, kolay kolay yakalayamayacağınızı düşündüğünüz daha çok ayrıntısına doknabilmek, söylemine girerek o alanı gerçekten içselleştirebilmek mi istiyorsunuz? O halde, hiç durmayın, o alanda ortaya çıkmış paradokslara yanaşın. Hatta, o alanda gizli saklı kalmış olasıparadoksları görmeye, ortaya çıkarmaya çalışın... (1995 tarihli malum yazıdan:))

Devam edecek...